Canon Eurasia olarak Autoshow Dergisi ile gerçekleştirdiğimiz çekimler devam ederken, sıradaki konuğum ve modelim Mini Cooper Clubman oldu. Mini Cooper’lara oldum olası hayran olan biri olarak keyifinde sürüşünde çok keyifli geçeceğinden emindim. Genel olarak sert kullanıma sahip, ufak ve atik arabalar bana keyif veriyor. Mini Cooper’da tam benim kalemim diyebilirim 🙂
Mini Cooper Clubman Premium Compact Hatchback sınıfında yer alıyor. Bu alandaki rakipleri ise, BMW 1, BMW 2 Compact Tourer, Audi A3, Mercedes A, Mercedes B ve Volvo V40 diyebilirim. Bu isimlere bakınca ister istemez kendinizi yakın hissettiğiniz bir model buluyorsunuz fakat artık Mini Cooper’da bu histen biraz pay almak istiyor ve 4 Kapılı modeli Clubman’ı bizlere sunuyor.
Mini Cooper Clubman ‘de 3-silindirli benzin motor, MINI TwinPower Turbo Teknolojili bir motor kullanılmış. Otomobilimizin 1499cc, 136 beygir ve 220nm torka sahip. 0-100 hızlanması ise 9.1 saniye olarak ölçülmüş. Fabrika verilerine göre ortalam yakıt ise 100 kilometrede 5.3 civarında. Bunun dışında bu otomobilin birde dizel ve S modelleri bulunuyor. Fakat test konuğumuz 3 silindirli olan versiyon.
Otomobili kullanırken çok keyif aldım, gaza normal basmama rağmen, E5’te 120km’den aşağı gittiğim zaman araba hareket etmiyormuş gibi hissediyordum. Özellikle tünellerde zorunlu olarak 80km’ye indiğim zaman gerçekten otomobili kullanmak işkence gibi geliyordu fakat tünel sonrası yine aynı keyife geri geliyor. Standart Clubman böyle ise Clubman S nasıl bir performansa sahip gerçekten bunu denemek isterdim.
Mini Cooper Clubman için klasik Mini Cooper çizgilerini taşıyor, fakat bunun yanı sıra çok ince detaylarda bulunuyor. Bu detaylardan en büyüğü otomobilin ortasındaki bilgi ekranını çevreleyen ve yaptığınız yada bastığınız tuşa göre renk değiştiren ışık oldu. Sport moda aldığınızda Kırmızı, Mıd Moduna alınca Turuncu, Ekonomik moda alınca yeşil, havalandırmaya dokununca yarısı mavi yarısı kırmızı ve müziğin sesini açtığınız oranda artan ya da azalan ışık arabanın havasını çok değiştirirken aynı zamanda kullanan kişininde yanaklarında ufak bir gülümsemeye sebep oluyor. 🙂
Otomobilin kapı kollarında bulunan çok hafif aydınlatmalarda yine otomobilin atmosferini değiştiren en büyük etkenlerden biri diyebilirim.
Otomobilin dışına bakacak olursak, eskisine göre hem boyut hemde tasarımsal değişiklikleri görmek zor olmuyor. Arka tarafında kullanılan büyük ve güzel tasarımlı stoplar, eski modelden kendisini rahatlıkla ayırıyor. Otomobilin arkasındaki ortadan çift kapaklı bagaj tasarımı güzel bir hava katarken, otomobili kullanırken geri görüşü biraz engelliyor. İlk etapta alışması uzun sürse de alıştıktan sonra sıkıntı olacağını zannetmiyorum.
İlk olarak 2008 yılında tanıtılan Mini Cooper Clubman ‘in uzunluğu 4 metrenin altında iken yeni Mini Cooper Clubman artık 4.25m. Bu sayede hem bagaj kapasitesi hemde arka tarafta oturanlar için daha geniş ve daha rahat bir ortam sağlanmış. Otomobile yandan baktığımızda ise, artık 2 kapı görüyoruz. Eski Clubman ilk bakışta tek kapılı gibi gözükse de içerden açılan bir parça vardı ve kapı kolu gözükmüyordu. Bu görüntü de aslında sağdan soldan çekiştirilmiş bir Mini Cooper havası veriyordu.
Bu çekimimde, Canon’un geçtiğimiz ay piyasada sunduğu Canon 80D’yi kullandım. Canon 80D, 24 megapiksellik APS-C sensörü, 45 adet netleme noktası, saniyede 7 kare çekim hızı ve üstün video performansıyla göz dolduran bir model. Otomobil gibi hızlı hareket objelerin çekimlerinde genellikle netlik sıkıntısı yaşanır. Canon 80D’de bulunan Dual Pixel CMOS AF III Teknolojisi ve 80D ile gelen 18-135mm Nano USM lens ile artık otomatik netleme hızı eski modellere oranla çok yükseldi. Canon 80D’de aynı zamanda Wi-Fi ve NFC bulunuyor. Bu teknolojiler sayesinde fotoğraf makinemizi, akılı telefon ya da tabletlerimizi kullanarak fotoğraf çekebiliyoruz. Fotoğraf makinemizin üstündeki bütün değerleri akıllı telefonlarımızdan değiştirebiliyoruz. Bunların yanı sıra çektiğiniz fotoğrafları cihazınıza yollayıp, sosyal medyaya hemen aktarabiliyorsunuz.
Canon 80D’nin detaylı incelemesine buradaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Clubman çekimi için bu sefer biraz şehir dışına çıktık, Çubuk Gölü’ne doğru yola koyulduk. Yolda hava biraz kapattı, yağmur atıştırmaya başladı derken, otomobilimiz biraz kirlendi. Sonrasında bizde biraz off-road vari bir çekim yapalım diye düşündük.
Çubuk gölünde bulunan yel değirmenleri benim için güzel objeler oldu. Aynı zamanda gölü de kadraja alarak kadraj bütünlüğünü arttırdık. Tabii bunu yaparken dikkatli olmak gerekiyor. Kimi zaman kadrajı mümkün oldukça sade tutmayı severken, kimi zaman kadrajı güzel objelerle doldurmak fotoğrafı zenginleştiriyor ve insanlara çekilen otomobilin nasıl bir otomobil segmentine ait olduğunu anlatmayı kolaylaştırıyor.
Çekime başladık fakat yağmur peşimizi bırakmadı, 2-3 kare aldıktan sonra sağanak bir yağmur başladı ve ben 80D ile çekime devam ettim. Görmüş olduğunuz üzere ciddi şekilde ıslanmasına rağmen sahip olduğu toza ve neme dayanıklı gövdesini de böylelikle zorlu bir testten geçirmiş olduk.
Otomobiller çekerken, derinlik ve 3d hissiyatını arttırmak için fotoğraf makinemi mümkün oldukça yukarı konumlarım. Bunun sebebi basit, normalde göz hizasından bakarken sadece kapılar, kaput ve camları görürken yukarı çıktıkça otomobilin tavanı da olmak üzere her yerini mümkün oldukça kadraja almış oluyorsunuz.